Kütahya’da kadınlar, bu sefer çiftçilikte yeteneklerini gösteriyor. Demirciören Köyü’nde kadınlar, tarla ve bahçelerinde yetiştirdikleri ürünlerle sadece şehir ekonomisine değil, aynı zamanda aile bütçelerine de önemli katkılarda bulunuyor. Ahududan böğürtlene, kızılcıktan ceviz-badem bahçelerine kadar geniş bir yelpazede meyve üretimi yapan kadınlar, aynı zamanda sebze yetiştiriciliği konusunda da örnek teşkil ediyor.
Kadınların çiftçilikteki başarıları sadece ekonomik katkıyla sınırlı kalmıyor; aynı zamanda bu deneyim, kadınların özgüvenini gün geçtikçe artırıyor. Toplum içinde daha fazla görünürlük kazanan kadınlar, kendi ürettikleriyle hem ailelerine sağlıklı besinler sunuyorlar hem de geleneksel cinsiyet rollerine meydan okuyarak toplumsal normlarda değişime liderlik ediyorlar. Kütahya’daki bu çiftçi kadınlar, sadece tarla ve bahçelerinde değil, aynı zamanda toplumda da olumlu bir etki yaratıyorlar.
“İYİ TARIM PROJESİ İLE FRAMBUAZ ÜRETİMİNE BAŞLADIK”
42 yaşındaki Ayşe Akmen, iki yıl önce frambuaz yetiştiriciliğine başlayarak 1,5 dönümlük bir alanda bu faaliyeti sürdürüyor.
Eşinin emekli olmasının ardından köye yerleştiklerini belirten Akmen, yaptıkları araştırmalar ve toprak analizleri sonucunda frambuaz yetiştirmeye karar verdiklerini ifade etti.
Frambuaz yetiştiriciliğinde en verimli dönemin üçüncü yılın sonrasına denk geldiğini belirten Akmen, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nün ‘İyi Tarım Projesi’ kapsamında frambuaz fideleri temin ettiklerini aktardı. Bu projenin kendilerine, daha sağlıklı ve verimli üretim yapmaları konusunda rehberlik sağladığını vurgulayan Akmen, böylece hem kendi aile bütçelerine katkı sağladıklarını hem de köy ekonomisine destek olduklarını belirtti.
Kadın olarak böyle bir üretim yapmanın gurur verici olduğunu vurgulayan Akmen, “Kütahya’da satışlarımızı yaparken bütün halk bize ‘burada bu ürün yetişiyor mu?’ diye sordu, ilk defa tadanlar da oldu. Hayalimiz işimizi büyütebilmek, geliştirebilmek. Aynı zamanda değişik alanlarda frambuazın işlenerek değişik çeşitlerini de yapabilmek istiyoruz.” dedi.
“KENDİME OLAN ÖZGÜVENİM ARTTI”
15 senedir çilek yetiştiriciliği yapan Güler Karabulut, eşinin kendisine çok büyük destek verdiğini söyledi.
İlk yıllarda çilek yetiştiriciliğinin değerini bilmediklerini bildiren Karabulut, 15 yılın sonunda kendilerine kattığı değeri, hedefleri gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadıklarını ifade etti.
“Bu iş sayesinnde kendime olan özgüvenim arttı” diyen Karabulut, “Evimde istediklerimi yapmaya başladım. Çocuklarım para istediklerinde onlara kendi kazandığım parayı verebilmek bile çok büyük gurur veriyor.” Diye konuştu.
İl Tarım ve Orman Müdürlüğünden aldıkları çilek fidesi desteği ile başladıklarını belirten Karabulut, yaklaşık 500 metrekarede çilek yetiştirdiğini ve 20 bin liraya yakın gelir elde ettiğini anlattı.
“BU İŞ HAYATIMDA BİRÇOK ŞEYİ DEĞİŞTİRDİ”
30 yıl Kütahya merkezde oturduktan sonra Demirciören’e yerleştiklerini ve çiftçiliğe başladığını bildiren Emine Karadağ, Osmanlı çileği olarak bilinen yer çileği ile çiftçiliğe ilk adımı attığını söyledi.
Köy pazarında ve şehir merkezinde kurulan pazarda yetiştirdiği ürünleri sattığını aktaran Karadağ, ev ekonomisine büyük katkı yapmanın gururunu yaşadığına dikkat çekti.
“Bu iş hayatımda birçok şeyi değiştirdi,” diyen Karadağ, “Şu anda evimizdeki ekonomiye büyük katkı sağlıyor. En basit ihtiyaçlarımızı karşılamak için rahatça alışveriş yapabiliyorum. Çocuklarıma harçlık verebiliyor, onlara hediyeler alabiliyorum. Yani istediğim her şeyi kolaylıkla gerçekleştirebiliyorum,” diye konuştu.
Hayallerinden de bahseden Karabulut, şöyle devam etti:
“Bundan sonraki hedefim daha büyük bir sera sahibi olmak. Çünkü başarıldıkça insanın hayalleri de genişliyor. Devletimizden bir ricamız var. Domates, biber, fasulye gibi birçok ürün yetiştirdiğimizden dolayı, sulama için kullandığımız gölet yetersiz geliyor. Yazın ortasında su sıkıntısı yaşıyoruz. Bu nedenle devletimizden ve büyüklerimizden daha büyük bir su göleti talep ediyoruz.”