Kütahya’da 40 yıl önce muhtarlık görevine seçilen ve 9. dönem için tekrar adaylığını açıklayan Can Sınay, “Bu süre içinde öğrendiğim 2 önemli konu var. Seçilmemin sebebi de bu.” şeklinde konuştu.
31 Mart’taki yerel seçimlere az bir zaman kala, Kütahya’da mahalle muhtarlığı adaylıkları da tekrar gündeme geldi.
77 yaşındaki Can Sınay, Kütahya’nın en tecrübeli muhtarı unvanını taşıyor ve 1984 yılında başlayan muhtarlık serüvenini Ekspres Haber’e anlattı.
Aslen İstanbullu olduğunu ve ailesiyle 1965’te Kütahya’ya geldiğini aktaran Sınay, muhtarlığa karar verme anını şu cümlelerle dile getirdi:
“Mahallemizin muhtarı her zaman benim yanıma gelir çayımı içerdi. Seçimlere az kala muhtarlık yapamayacağını ve benden aday olmamı istedi. Ben de onu dinledim ve 1984’te beş aday yarıştık. O gün bugündür muhtarlık görevimi yürütüyorum.”
“ARAYAN HER ZAMAN BENİ YERİMDE BULUR”
40 yılda iki şey öğrendiğini anlatan Sınay, şöyle devam etti:
“Bunlardan ilki halk arar arar, gelir de bulamaz lanet okur. Yani kırk yılda bir işi düşer size ulaşamazsa sıkıntı olur. Bir de maddi yönden insanların canını fazla yakmayacaksınız. Muhtar olduğumdan beri hiç mühür parası ya da başka iş için ücret almadım. Yani o yüzden arayan beni burada bulur. Adamın istediği kadar çöpüne, lambasına, elektriğine bak, bu unutuluyor.”
Sınay, 40 yıllık muhtarlığın ardından son kez seçimlere gireceğini söyledi.
UNUTULMAYAN ANILAR, HATIRALAR…
Sınay, geçen onlarca yıldan sonra çok sayıda anı ve hatıraya sahip olduğunu ifade etti.
Muhtarlığın karşısındaki bir eve icra geldiğini açan olmadığı için çilingir yardımıyla girdiklerini belirten Sınay, “Bir kadın ve küçük kızı ağlıyorlardı. Eşi bırakıp gitmiş. Ramazan bir gündü. Evdeki eşyaları aldılar, buzdolabına yönelince kadın vermek istemedi, sarıldı. Dolabı açtığımızda sadece biraz zeytin vardı. Bu beni çok etkiledi. Biz daha sonra gerekeni yaptık ama iş işten geçmişti.” dedi.
Yine bir Ramazan gününde dağıtılmak üzere bir miktar para geldiğini anlatan Sınay, şunları kaydetti:
“Hacıbekir Sokağımızda genç çiftimiz vardı. Yüzer lira dağıtıyordum. Kapılarını çaldığımda kucağında çocukla kadın açtı kapıyı. Ben parayı verince kadın ağlayarak iki gündür çocuğa soğuk süt içiriyorum, çocuk hasta olmuş. Anlatacak çok şey var da bu kadarlık yeterli diye tahmin ediyorum.”